27 Ekim 2013 Pazar

Can Sıkıntısı ve Yemek


Aç olmadığınız halde aç gibi hissettiğiniz, yemek istediğiniz zamanlar oluyor mu?

Yemek yemeyi severim. Belki de sevmemeliyim. Doğal ihtiyaçlara bu kadar bağlı kalmak bir süre sonra zararlı hale geliyor. Açgözlülüğün tırmanışa geçtiği bir yerde amaç doymaktan çıkıyor. Ne seviyorsanız bolca yemek istiyorsunuz. Hayatınızda tamamlanmayan bir yer var. Tıpkı eksik birkaç tuğla gibi. Siz de bunu kapatmak için, sanki yemek sorunları çözercesine kendinizi yemeğe veriyorsunuz. Eğer yalnızsanız şımartacak kimseniz olmadığı için hep büyük porsiyonlar alıyorsunuz ve buna rağmen yetmiyor. Sandviçlerin ardı ardı kesilmiyor, cips paketlerinin boş torbalarına dağ gibi olmuş kuru yemiş kabukları eşlik ediyor. Tabaklar kirli, tavalar yağ kokuyor. Dondurma kaplarının dibi erimiş vanilyayla kaplanmış.

Kısırlaştırılmış hayvanlar kendilerini yemeğe verir ve kilo alırlar. Hayvanlar görünümleri yüzünden endişeleniyor, üzülüyor olamazlar değil mi? Biz harap oluyoruz. Göbeğimiz ve basenlerimizle baş başa kalıyoruz. Sonucun böyle olacağını bilmediğimizden değil. Böyle olmasını düşünmek istemedik. Yemeği çıkartsaydık geriye daha iyi bir alternatif bulmak zorlaşacaktı. Tembel olduk. Bu yüzden yedik. Bu yüzden yatıyoruz. Sıkılıyoruz ve yemeğe devam ediyoruz.

Döngü bozulana dek.

InterPals



Deviantart'ta yabancılarla mesajlaşmam ve sonrasında Erasmus'la yüzyüze konuşarak iletişimi ilerletmem sayesinde kendimle gurur duyarak söyleyebilirim ki yabancılarla rahat konuşabilen birisiyim. Türkiye kolayca yabancı milletlerden insanları bulup konuşabileceğiniz bir yer sayılmaz. Büyük şehirlerde ya da turistik bulması biraz daha kolay, bazen de tesadüfen rastlıyorsunuz. Bir kere insan yabancı kültürleri ve insanları tanımaya başlayınca devamı da gelsin istiyorsunuz. Ben de eski bir arkadaşımın tavsiye ettiği InterPals'a üye oldum.

Tabii işler umduğum gibi gitmedi. Arkadaşlık kurma, mektup arkadaşı bulma amaçlı bir sitede profillerine konuşalım tanışalım tarzında yazılar yazan insanlar yazdıklarıma cevap yazmadılar. On tane Japon'a mesaj atıp onundan da cevap alamadığım oldu düşünün. Genelde bunu mu yaparsınız?

En kötüsü de bazı kızların (çoğunlukla kızların) sayfasında bloklanmış olduğumu görmem. Türkiye'den bağlandığım için! Abazan gençlik sağolsun buranın da içine etmiş. Şaşırdım mı? Hayır. Kız yabancı ise kolay elde edilir, onlar teklif eder ya güya şansları var zannediyor bu gerizekalılar. Tek sorun Türklerde değil, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden de böyle tipler çıkıyor. Amerikalı, İtalyan sapıklar da gördüm. Forumda bu duruma dert yandım ve destekleyenler oldu. Bir Rus kız, sen böyle olmayabilirsin hepiniz böyle olmayabilirsiniz ancak böyle bir izlenim varsa gerçeklik payı vardır gibisinden cevap verdi. Are you sex tarzında mesajlardan o kadar bıkmışlar ki ben doğru düzgün bir şey yazınca "İngilizcen iyiymiş, onlar gibi değilsin" diyorlar. "Yaşasın ben bir abaza değilim. Benim gibiler de var dedirtebiliyorum"  diye buna sevinmeli miyim şimdi?

Arkadaşlık siteleri ile ilişkim bu şekilde. Şu an için 8 arkadaşım var ve fena gitmiyor. Bakalım ilerde nasıl olacak.





15 Ekim 2013 Salı

Kitap Okuma Sorunları



Samimi bir itirafta bulunmak istiyorum. Ben fazla kitap okuyan bir insan değilim. Şu an çok okumamamış olmanın pişmanlığını yaşıyorum. Dikkat edin, öğrenmemiş demiyorum. Zamanında bana zorla kitap okutmaya çalışmışlardı ama pek işe yaramadı. Şu anda pek çok klasik eseri bilmediğim için konusu açıldığında söyleyecek bir şey bulamıyorum. Kitaplardaki eksikliğimi sanat eseri, dergi, müzik, film, dizilerle gideriyorum. Düz mantık düşünecek olursanız kitaptaki bir paragrafı alıp güzel bir arka plan resminin üstüne yazdığınızda onu yine okumuş oluyorsunuz. Tabii, bu da pek işe yaramıyor. Tamamını okumuş olmak en etkili yöntem.

Peki, madem aklım başıma geldi, bana en sevdiğim yazarları biri sorduğunda tıkanıp kalmam gibi olaylar yaşadım o zaman neden hâlâ okumuyorum? İkincisi, bu saatten sonra bir sorumluluk, bir misyon edinmiş gibi hissediyorum ve bu hiç zevkli değil. Basit bir örnek, Turgenyev'in Babalar ve Oğullar kitabı. Hem, en azından bir Turgenyev eseri okumuş olurum hem de baba oğul arası ilişkilerle ilgili bir şeyler öğrenmiş olurum diye başlamıştım. Şimdi içimden okumak gelmiyor. Diyaloglar bu yüzyıla ait değil ve garipsiyorum. Ben babasını anlamayan bir oğlan beklerken oğlunu anlamayan bir baba buldum. Belki bu bakış açısını da deneyimlemem gerekiyordur ancak sonuç olarak hevesimi kaybettim ve kitap öylece rafta duruyor. Ne zaman bitiririm bilmiyorum.

Kitap okumayı sevmiyor değilim. Sadece bana uygun kitapları bulmam gerekiyor ve ne yazık ki uygun olmayan kitaplar ya en popülerleri ya da kalın olanları. Hakan Günday en sevdiğim yazarlardan biridir. Kara edebiyata ilgi duymanda rolü büyüktür. Ne yazsa okurum ve kitaplarını diğer kitaplara nazaran kısa zamanda okudum. Demek ki isteyince okuyabiliyormuşum. Ama ah, her yazar onun gibi değil ve Kinyas ve Kayra gibi kitaplar çıkarmıyor.

İnsanları etkilemek için kitap okunur mu diye soracaksınız. Etkilemediğiniz bir insanla iyi ilişki kurabilir misiniz? Özel bir yeriniz olur mu?

Şu an kafamda yazmayı düşündüğüm bir roman var. Blog yazılarıma da ağırlık veriyorum. Hava atma, ben biliyorum deme, ego tatmini kısımlarını geçsek bile yazarken zorlandığım, anlatırken konuya odaklanamadığım, düşüncelerimi ifade ederken konunun özünden uzaklaştığım oluyor. Tek tesellim yazdıkça okuyacağım, okudukça yazacağım ve bu durumun zamanla düzeleceği. Kaç yazar 20li yaşlarında en iyi yazıları, kitaplarını yazabilmiş ki?



1 Ekim 2013 Salı

Serious Sam: Double D



Aranızda Serious Sam’i bilmeyenler olabilir. Serious Sam, Hırvatistanlı Croteam’in yarattığı bir karakter seridir. FPS türündeki ilk oyun Serious Sam: First Encounter  2001 yılında PC’ye çıktı. Siper almadan taktik yapmadan onlarca hatta yüzlerce yaratığa sıka sıka ilerlediğimiz bir oyundu. Bu kadar çok tutmasının sebebi kalabalık mekanlarda çatışmak, kaos, gizli yerler ve bir Duke Nukem olmasa da kendine has bir tarzı olan Sam’i barındırmasıydı.

Double D Serious Sam’in 2 boyutlu hali olan bir side-scrolling platform oyunu. Oyunu serinin yaratıcısı Croteam değil Mommy’s Best Games geliştirmiş. Açılan bir portal ile Sam kendini çölde bulur. Yardımcısı Netrisca tıpkı Halo’daki Cortana gibi bir görünüm kazanmış ve Sam ne kadar ateşli gözüktüğünü söylerken Netrisca bir görev olduğunu söyleyerek geçiştirir ve oyun başlar. Diyaloglarda seslendirme yok bunun yerine ah, oh gibi sesler çıkartarak konuşuyorlar. Kolaya kaçılmış ve biraz garip olmuş.



Önceden söyleyeyim, karşınıza bir Contra çıkmasını beklemeyin. Canınız kendiliğinden iyileşmiyor. Canınız azaldığında sağlık, vitamin topluyor ve zırh alıyorsunuz. Silahları birbirine kenetleyen Gun Stackerlar sayesinde aynı anda 2 bomba atar-2 makineli tüfek ve elektrikli testere-alev silahı gibi kombinasyonlar yaparak ateş gücünüzü artırabiliyorsunuz. 2 boyutun sorunu alan dar olduğu ve yaratıkların çoğu üstünüze atladığı için patlayıcı silahları kullanmak güç. Sesler ilk oyundan alınmış ancak aynı şeyi müziklere de yapsalarmış keşke. Bağımsız yapımlarda kaliteli müzik dinlemeye alıştıktan sonra Double D’nin müzikleri kulağa çok amatörce geliyor. Dahi maymun ve bayan kamikazeler gibi yeni yaratıklar eklenmiş, kalan ekip aynı. O uyuz iskeletimsi atlardan nefret etmeye devam ediyorum. Elimize geçen ilk silah dışında tüm silahlar ilk 2 oyundan alınmış. 2 boyutlu olması ve dolayısıyla dar alanlarda geçmesi ve işleri daha da zorlaştırıyor.  Aynı anda her yönden yaratıkların saldırısına uğramak ve adım attığınız yerden birden spawn olmaları yeterince çevik davranmazsanız bol bol ölmenize neden olacak. Her Serious Sam oyununda olduğu gibi bulunmayı bekleyen gizler var ve bulması pek zor değil. En basitinden bölüme başladığınızda sağ yerine sola giderseniz büyük ihtimal bir tane giz bulacaksınız. Oynanış yine eğlenceli ama önceki oyunlarda da esprileri hiç yeterince komik bulmamıştım ve Double D'de de değişen bir şey olmamış. 3 saat gibi bir sürede bitiyor. Uzun tutulmaması daha iyi olmuş öbür türlü sıkabilirdi. Ardından challengelar ve kazanılmamış başarımlar için tekrar tekrar oynayabilirsiniz. 



Son zamanlarda sayıları giderek artan bulmacalı, atlamalı platform oyunlarından sıkıldıysanız ve  sıka sıka ilerlemek istiyorsanız denemenizde fayda var.

Not: Xbox 360 sahibi iseniz bunun daha gelişmiş hali Double D XXL’ı alabilirsiniz. 2 kişi aynı anda oynayabiliyor ve daha çok içerik var. PC’ye çıkmaması üzücü.

Tür: Platform
Yapım: Mommy’s Best Games
Dağıtım: Devolver Digital

İyi Yanları +

+Bol aksiyon
+Platformda Serious Sam tadı

-Eksi Yanları

-Mizah kalitesinin vasat olması
-Herkese hitap etmeyen karmaşa

AP Notu: 6