30 Haziran 2013 Pazar

Death Note


Ben seni yazdım oğlum

Çocukluk dönemini aştıktan sonra daha ciddi animeler izlemenin zamanı gelmişti. Death Note çocuk animelerinden sonra en popüler animelerden biridir Türkiye'de. İzlediyseniz de bu inceleme benzerlerinden pek farklı olmayacaktır. Lakin izlemediyseniz çok şey kaybediyorsunuz. Neyse ki buradayım.


Oldukça başarılı ve zeki bir lise öğrencisi olan Yagami Light, sürekli olarak dünyanın çürümüşlüğünden ve adaletin eksikliğinden yakınır. Haliyle hayattan keyif almamaktadır. Bir gün ders sırasında dışarı bakar ve gökyüzünden kara bir defter düştüğünü görür. Okul çıkışı defterin yanına gider ve alır. Üzerinde Death Note yani ölüm defteri yazmaktadır. Defteri açtığında içinde "Bu deftere ismi yazılan insan ölecektir." yazısını görür. Bunun saçma bir şaka olduğunu bilmesine rağmen, hani olur ya inanmasanız bile yine de tam emin olamazsınız, defteri alır. Defteri incelemeye başladığında kurallar ve detayları görünce daha iyi hazırlanmış bir şaka olduğuna inanır. Yine de  içten içe gerçek olduğunu istediği için televizyonu açar ve bir okulu rehin altına alan adamı deftere yazar. Ve adam gerçekten ölür. Gözlerine inanamayan Light, bunun bir tesadüf olduğunu düşünür ve gittiği bir markette tekrar dener. Sonuç yine aynı olur. Artık elinde bir ölüm defteri vardır. Bu defter hem dünyayı değiştirmesine yardımcı olacak hem de o dünyayı ona dar edecektir.


Mükemmele yakın bir hikaye ve kurgusu var Death Note'un. Abartısız, yazılmış en iyi manga/animelerden biri. Üstüne doğaüstü olayları eklerseniz belki de izlediğiniz tüm dedektiflik hikayelerinden daha iyi bile olabilir. Adaletin kimin kontrolünde olması gerektiği, gücün nelere yol açabileceği gibi alt metinlerde ağır mesajlar içeriyor. Kime iyi, kime kötü diyeceğiniz size kalmış.  Her biri şahsına münasır birbirlerini dengeleyen karakterler var. Bazen fazla ciddi olması ve bayan karakterlerin biraz arka planda bırakılması dışında bir eksi bulamıyorum. Saçmasapan bir şey bulamıyorsunuz lakin bu eğlenceli olmadığı anlamına gelmiyor. Ölüm üzerine olmasına rağmen kan gövdeyi götürmüyor. Yetişkinlere de hitap etmesine rağmen bir yetişkin animesi değil Death Note. Bu son söylediklerim eksi mi artı mı size kalmış. Elde böyle imkan ve manga varken daha sert yapılabilirdi. Ama fan-base olaylarından uzak durup cinsellik ve şiddet ile seyirci toplamaya çalışmadığı bunun yerine konuya yöneldiği için bunu artıdan sayabiliriz.


Seslendirmeler İngilizce ve Japonca fark etmez çok başarılı. Ben İngilizce'sini tercih ettim çünkü hem seslendirmeler iyiydi hem de L yerine sırf Japonca'da L sesi yok diye ısrarla "eru" denmesini dinlemek istemedim. Müzikleri de ayrı güzel olan animenin açılış-kapanış müziklerinin altında ise Nightmare (1.) ve Maximum The Hormone'un (2.) imzası var. Çoğu insan onları dinlemeye Death Note sayesinde başladı desem yeridir. 37 bölüm süren Death Note keşke unutsam da tekrar izlesem dediğim şeylerden biri benim için.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder