14 Mayıs 2013 Salı

Arka Sokaklar



Televizyonda gördüğüm diziler arasında sinirimi en çok bozanıdır Arka Sokaklar. Yakın bir tanıdığım severek izlemeseydi bu kadar sık karşıma çıkmayacaktı. Türk dizilerini genel olarak ayrıca eleştireceğim ama sırf Arka Sokaklar için ayrıca bir yazı yazmak istedim. Sözlük yazarları da sık sık dalga geçiyor diziyle. Hoşuma giden bazı "caps"leri paylaştım ve benim de çorbada tuzum olsun diyerek birkaç tane de ben hazırladım.

Çok polisiye dizisi izlediğimi söyleyemem. Ama iyi ve kötüyü ayırt edebiliyorum. Büyük bir bütçe ve ustalık gerektiriyor bu tarz dizileri çekmek. İşlenecek iyi bir senaryo, inandırıcı oyunculuklar, özdeşleştirebileceğiniz karakterler, atmosfere uygun müzikler, çok vurdulu kırdılı olmasa bile en azından gerçekçi çatışma sahneleri... Arka Sokaklar bu saydıklarımın ne kadarı yapıyor peki? Azını. Belki de hiç birini. Sınava tabi tutulsa gidiş yolundan puan bile alamaz.


En çok başrol oyuncularıyla dalga geçiliyor. En azından diğer dizilerden tanıdığınız oyuncular ve kötü değiller. Ama figüranlar felaket. Yani sobada yakılacak tarzdan odunları toplamışlar diziye resmen. Provalarını çekip yayınlamışlar bize de izlettiriyorlar resmen. O kadar acemiler ki bu yüzden figüranlıktan ötesine geçemeyecekler. Peşlerinden köpek koşturur gibi bir aceleyle, duygusuz bir tonda konuşuyorlar. Suratlarındaki ifade de aynı. Kötü adamların replikleri bile ilkokul çocuğunun elinden çıkmış gibi mantıksız. Yani, "Kıpırdama." diyen eli silahlı sivil polislere "Kimsiniz lan siz?" denmez. Bir sahnesinde kötü biri sorguya alınmış. Yalan söylediği (zaten yalandan oynuyor) bariz yine de ısrarla suçunu itiraf etmiyor. Gerçekten zeki bir kötü adama rastlamadım. Genelde kolay yakalanıyorlar ya da Rıza babanın tabiriyle aptallık edip bir güzel vuruluyorlar. Arada küfür de ediyorlar doğal olarak. Tabi tonlamasız, vurgusuz küfrettikleri için "Biip" yerine küfür koysanız bile komik ya da etkili gelmiyor kulağa.



Oyunculuğu geçtik diyelim. Karakterleri ne yapacağız? Suat gibi ruh hastası bir kadınla nasıl 5 tane çocuk nasıl yapabildin Hüsnü? Evlendiğinde sıçmıştın zaten iyice sıvamış oldun. Böyle bir kadınla nikah masasına oturacağım söylense ayaklarımı götüme vura vura kaçar kendimi kurtarırdım. Ev yeterince kalabalık değilmiş gibi bir de Suat'ın teyzesi var. Olmaz olsun öyle teyze. Oğlanlar, Tunç'la beraber yaşlarının gereği gibi davranıp serserilik yapıyor olsalar da arada çok olgun davranabiliyorlar. At yarışından yığınla para kazanıp sonra bu paraya sevinemeyen çocuk olur mu? Olmaz tabi, o bölümde öğretmenleri mi ne ölmüştü çünkü. Hadi hayatı sorguluyorsunuz, babanızı düşünün lan biraz. Polis maaşı alıyor. Bakması gereken 5 boğaz var evde. Sonra ne mi oluyor? Gidip paranın tamamını LÖSEV'e yatırıyorlar. Sırf örnek davranış olsun diye bu kadar uçulmaz ki. Birazını çocukların eğitim masrafları için saklasaydınız bari lan. Büyük kıza da ayrı uyuz oluyorum. "Ben aslında o kadar aptal değilim" havasında ama kezbanlık içine işlemiş. 2 tane serseri velet, 1 kezban ve 2 küçük çocuk daha! Çocuğu için " aşkımızın meyvesi" diyen çiftler vardır ya hani, bunlar resmen kurtlu elmalar. Böyle nefis bir aile var işte. Hüsnü'nün durumuna güler misin ağlar mısın bilemiyorum. Rıza baş komiserin kızıyla (o kızda dizi boyunca kaç kere değişti bilmiyorum) evli Ali'nin iç güveysi halleri belki gülünç olabilir. Baş komiserle aynı evde kalmayacaksın arkadaş. Bir de torun istiyorlar. Komedi yapacağız derken bu kadar abartmaya gerek yoktu.  Senaryoyu kim-kimler yazıyor, bu karakterleri kim tasarladı merak ediyorum. Üşenip bakamadım, çünkü jenerik müziğini duyunca sinir krizi geçiriyorum. 

Toplumsal olaylara değinmeye çalıştıkları da oluyor. Neticede suçun yoğun olduğu bir şehir İstanbul. Aile dramları, uyuşturucu, töre, mafya, hırsızlık, taciz ne ararsanız var. Öldürdüğü insanların etinden lahmacun yapan bir adam mı ne vardı, o rahatsız ediciydi mesela. Olaylar sert, üzücü olsa bile yetmiyor çünkü ele alınış şekilleri çok ucuz. Hastane dizilerine özenilmiş gibi yüksek dozda ajitasyon şırıngalanmış diziye. Bir bölümde mesela, babasıyla yaşayan bir genç evinin önünde motor süren gürültücü heriflerin yanına gidip onları uyarıyor. Derken tartışma çıkıyor ve sonrasında kavgaya dönüşüyor. Genç, kavgada bıçaklanarak öldürülüyor. Bizimkiler olay yerine vardığında babanın feryadı şöyle: "Tek oğlumdu. Tek başıma büyüttüm. Okuması için her şeyimi verdim."  vesaire. Yani zaten zor bir hayat geçiriyormuş. Üstüne boktan bir nedenden ötürü bıçaklayıp öldürüyorlar oğlunu. Şart mıydı dizideki gedikleri kapatmak için ajitasyondan bu kadar medet ummak? Bu yaşanmış bir olay olsun, siz bunu tekrar kurgulayarak yarası olan insanlara yardım ettiğini mi sanıyorsunuz?


Özel efektler harbi çok özel. Bu kadar kötüsü zor yapılır. Görüntü yönetmenliği falan zaten çöp. Şu ekran görüntüsündeki gibi olacaksa hiç olmasın. Boncuk atarlarla, su tabancalarıyla, kızkaçıranlarla kısa film çekin daha iyi. "Cool" olamayan hatalı bir kuldan farksız Arka Sokaklar. 


Murat Evgin'in yaptığı müzikler akıllara durgunluk veriyor. Acındırmadan prim toplama derdi yetmemiş, aynı yanıklık müziklere de sıçramış. İyi ki kumanda aleti var da kanalı değiştirebiliyorum. Bir de 43 şarkılık bir soundtrack çıkartılmış. Eğer müzik ruhun gıdasıysa siz bu albümü dinledikçe iştahınız kapanabilir. Seni hiç sevmedim Murat Evgin. Babanı da sevmezdim zaten. 



Şaka gibi. Şaka gibi 7 sezon yayınlandı. Çocuklar falan büyüdü ama dizi hâlâ yayında ve bitecek gibi de görünmüyor. Karakterler nalları dikene, ekip dağılana kadar çekimler bitmeyecek. Ne zaman doğru düzgün bir Türk polisiye-aksiyon dizisi izleyebileceğiz merak ediyorum. Behzat Ç.'yi takip etmiyordum. O çok daha iyiydi. Yakın zamanda yayından kalkacak. Bunun 8. sezonunu görürüz ama kesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder