15 Mayıs 2013 Çarşamba

Gidecek Erasmus Öğrencilerine Tavsiyeler - 1 -



Ben geçen dönem Erasmus'la Finlandiya'ya gittim. 1 dönem kaldım ve yeni yıla girmeden döndüm. Çok ilginç tecrübelerim oldu. Başka bir yazıda onlara değineceğim. Eğer Erasmus'la bir ya da iki dönemliğine gitmeyi düşünüyor ve başvurduysanız bu yazıda size kendi yaşadıklarımdan örnekler vererek tavsiyelerde bulunacağım. Hazırsanız başlayalım.

э  Erasmus'un en sinir bozucu yanı başlangıç yani başvurma olayının tamamıdır. Başvuran arkadaşınız varsa bu çileyi zaten az çok öğrenmişsinizdir. Karşı üniversiteyle yazışmalar, belge alışverişleri olacak. Ne yazık ki pasaport, vize ve oturum izni için başvurmanız gerekecek. Bu biz Türk öğrencileri uğraştıran bir durum çünkü Avrupa Birliği'ne üye değiliz. Diğer Avrupa'lı öğrenciler gibi elimizi kolumuzu sallayarak ülkelere giriş yapamıyoruz. Benim İtalyan bir arkadaşım vardı. Adamın pasaportu bile yoktu ama Finlandiya'ya rahatça girebilmişti. Sizi uğraştıracaklar. Sabahın köründe okumayı planladığınız ülkenin büyük elçiliğine gitmeniz gerekecek. Bazen randevu almadan gidebiliyorsunuz çünkü her ülkenin uyguladığı prosedürü farklı. Bazı ülkelere vize almak daha zor. Çek Cumhuriyet'i vize verirken çok bekletiyor diye duymuştum. Vize için gerekli belgeleri toplamanız gerekecek, masrafa gireceksiniz. Oraya gidince dönmeden almanız gereken belgeler olacak. Belgelerde bir sorun çıkarsa değişiklik yapılması gerekecek. Sabırlı olun, hepsine değiyor.

э O ülkeye daha önceden gitmiş insanlarla iletişime geçin. Arkadaş arasında, ben Erasmus'la şuraya gidiyorum dediğinizde bir ihtimal oraya giden tanıdığı olan birini bulabilirsiniz. Dediğim gibi her ülkede hayat farklıdır. 

э Zaten İngilizce'niz yetersizse başvurmanız mümkün değildir. Ama sınavlardan geçer not alsanız bile pratikte ve konuşmada eksiklikleriniz olduğunu düşünüyorsanız oturun İngilizce çalışın. Dizi, film izleyin, müzik dinleyin, yabancılarla yazışın, ne gerekiyorsa yapın. Eğer İngilizce bilenlerin az olduğu bir yere gidecekseniz İngilizce'niz iyi olsa bile sıkıntı yaşayabilirsiniz. Şimdiden survival seviyesinde o dilden bir şeyler öğrenin.

э Eğer tek başınıza gidiyorsanız yalnız başınıza kalacaksınız demektir. Uçağa falan tek binersiniz mesela. Gideceğiniz ülkeden, mesela İtalya'dan, arkadaş edinmeye çalışın. Artık bir forum yoluyla mı bulacaksınız, mektup arkadaşınız mı olacak orası size kalmış.

э İstanbul üzerinden uçaçağınız ve çoğunlukla gittiğiniz ülkenin başkentine gitmeniz gerekeceğinden fırsatınız varsa orada en az 1 gece kalın. Şehri gezin.

э Kaybolma ihtimaliniz yüksek. Gitmeden önce gideceğiniz yeri iyice araştırın. Gittiğinizde Tourist Information Office'leri bulduğunuz anda abanın. Yerel halka soru sormaktan da çekinmeyin.

э DAS adında öğrencilere ev sağlayan bir şirket vardı Rovaniemi'de. Gitmeden ev için internet sitelerinden başvurmuş, sözleşme imzalamış, gitmediğim evin depositosunu hatta ilk ayın kirasını bile ödemem gerekmişti. Gitmeden kalacağınız daire için böyle bir şirket üzerinden başvuracaksanız yazılanları iyice okuyun. Son günleri kaçırmayın. Geç kalırsanız evi başka birine verebilirler ve açıkta kalırsanız gittiğinizde kalacak yer bulana kadar sıkıntı yaşayabilirsiniz. Karşı tarafın üniversitesi ve öğrencileri size yardımcı olacaktır.

э Odanızı kimseyle paylaşmak zorunda kalmayın. Benim oda arkadaşım David adında bir Alman'dı. Kendisi Bremen'liydi. Her ne kadar Berlin Duvarı seneler önce yıkılmış olsa da hâlâ görünmez bir duvar var derdi başka bir Alman arkadaş. Aslında sessiz, sakin bir adamdı ama temizlik, sessizlik konusunda fazla titizdi ve kurulan her cümleyi düzeltmeye çalışırdı. Genelleme yapmak istemiyorum ama bu adam, soğuk disiplinli Alman profiline uyuyordu. 27 yaşında olmasının da etkisi vardı tabi. Nasıl bir aileden geldiğini bilemem. Ya çok kafa bir adam olsaydı bile sıkıntılar bitmeyecekti. Doğru düzgün bir özel hayatım olmadı. Bugün ben temizledim, yarın sıra sende  Uyuyacak diye odayı terk etmek zorunda kalıyordum çünkü netbook'un ışığından ve sesinden rahatsız oluyordu. Temelli Almanya'ya döneceği zaman adamın gidişine sevindim, oh be bir süre rahatım diye.

э Mümkün olduğunca az ev arkadaşınız olsun ve yabancılarla kalın. Kalabalık olduğu takdirde, ortak alanlarda yığılma olacak. Buzdolabında yer sıkıntısı yaşayacak, tuvalet için sıra beklemeniz gerekecek. Kültür farklılıklarından ötürü sıkıntı yaşayabilirsiniz belki ama farklı kültürden insanları tanımak için en iyi fırsat bu. Evi paylaşacağınız insanları seçme şansınız olmayabilir. Bazı öğrenciler sizden yaşlı ya da genç olabilir. Eşyaları konusunda çok pimpirikli, ev konusunda çok titiz olabilirler. Bu yüzden kibar olun.

э Paranız ve imkanınız varsa tek kalmak rahatlatıcı olabilir ama sıkıcı olacağını da söylemem gerekiyor.  Bu fırsatı değerlendirin. Sadece Türklerle kalmayın. O zaman sürekli Türkçe konuşur durursunuz.

э Sadece ve hep Türkler'le takılmayın. Zaten senelerdir bu ülkede aynı milliyetten insanlarla yaşıyordunuz. Orada da eksik olsunlar biraz. Tamam, belgelerde ya da derslerde size yardımcı olabilirler. Birbirinize destek de olabilirsiniz. Ancak size köstek olacakları, işlerini yaptıracakları, başınıza ekşiyecekleri ihtimalini de unutmayın. Özellikle diğer Türklerle yakın değilseniz.

э Gittiğiniz yerde sadece Avrupa ülkelerinden öğrenciler olacağını düşünmeyin. Japonya'dan da gelen olabilir, Rusya'dan da, Pakistan'dan da. Sonuçta tek değişim programı Erasmus değil. O insanlarda vize için başvurup gidiyorlar. Sırf bu yüzden biraz olsun yakınlık hissedebilirsiniz.

э Bu zor biliyorum ama ön yargılı olmayın. Demin verdiğim örnekteki gibi, başlarda David'in sırf Alman olduğu için mi böyle davrandığını düşündüğüm oldu. Neyse ki Thomas ve Arthur'da vardı da tüm Almanlar'ın aynı olmadığını görmüş oldum. Yani yargılı da olmayın.

Şimdilik bu kadar bir sonraki yazıda görüşmek üzere.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder